Serviksin prekanseröz hastalıkları

Her yıl serviks patolojisi olan kadınların sayısı giderek artmaktadır, ki bu sonuçta (yeterli tedavinin yokluğunda) malign bir hastalığa dönüşebilir - servikal kanser. Ne yazık ki, onkolojik hastalıklar her yıl daha genç oluyor ve serviks kanseri istisna değildir. Bu korkunç hastalıklardan önce, serviksin prekanseröz ve arka plan hastalıkları vardır.

Serviksin arka plan patolojisi

Serviksin arka plan durumları, yapının, bölünme oranının, transformasyonun ve epitel hücresinin ömrünün bozulmadığı serviksin epitel yüzeyinde bu tür değişiklikler olarak kabul edilir. Bu hastalıklar şunlardır: servikal polipler, lökoplaki, ektropiyon, gerçek erozyon, papilloma ve servisit. Arkaplan hastalıkları kansere dönüşmez, fakat bunlar genellikle prekanseröz koşulların gelişmesine yol açar, bunu servikal kansere dönüşmeleri izler.

Serviks uterinin prekanseröz durumu - Tanı ve tedavi

Anterior serviks veya displazi, farklılaşması, büyümesi ve eksfoliye edilmesinin ihlali ile servikal epitelin yapısındaki bir değişikliktir. Displazi tanısı, ileri kolposkopiden sonra, atipik hücreler üzerinde bir yaymanın ve serviksin prekanseröz erozyon sahasının biyopsisinden sonra kurulur. Uluslararası Sınıflandırmaya göre, servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) olarak adlandırılan serviksin prekanseröz durumunun üç derece şiddeti ayırt edilebilir:

Tıbbi ve tıbbi olmayan yöntemlerin tedavisinde kullanılmaktadır. İlaç yöntemleri, anti-enflamatuar merhem ve jellerden uygulamaların kullanılmasından oluşur.

Düşük frekanslı lazer tedavisinin 4-5 dakika süreyle 10-15 prosedüründe kullanılması mümkündür. Farmakolojik olmayan yöntemlerden, displazi bölgesinin lazer ve radyo dalgalarının çıkarılması yöntemleri popülerdir. Kriyodestrasyon yöntemi (dokuların patolojik yerlerinin dondurulması) ve bunun karbondioksit ile arıtılması iyi bir şekilde kanıtlanmıştır.

Serviksin prekanseröz koşulları tehlikesi, uzun bir süre boyunca, kadın problemlerini vermez ve onu tamamen sağlıklı hissettirir. Klinik sadece hastalığın çok ileri aşamalarında ortaya çıkar. Bu yüzden yine doktorlara düzenli (yıllık) önleyici ziyaretlerin önemini vurgulamak istiyorum.