Yaşam alanı

Çoğunlukla "yaşam alanı" kavramı, "örgütlenme" kelimesiyle, işyerinde emri, çalışma zamanının dağıtımı ve kendi kendini örgütleme ile ilgili diğer faaliyetlerde kullanılır. Hiç kimse, bu tür bir organizasyonun ve yaşam alanının optimizasyonunun çok önemli olduğunu tartışmayacaktır, çünkü bu olmadan yaşamın herhangi bir alanında başarıya ulaşmak imkansızdır. Fakat psikolojinin ona verdiği yaşam alanının daha ilginç bir tanımı var, bu bakış açısıyla, bunu ele alacağız.


Yaşam alanı psikolojisi

Bu kavram, insan yaşamının, birikimiyle birikmiş bilgi ve deneyime dayanarak yarattığı dünyadaki gerçek dünyada çok fazla olmadığına inanan psikolog Kurt Levin tarafından ortaya atılmıştır. Aynı zamanda psikolog, kişiyi ve dünyayla ilgili fikirlerini tek bir bütün olarak düşünmeyi teklif etti ve bilincini etkileyen tüm faktörleri hayati bir alan olarak adlandırdı. Bu alanın tamamen fiziksel yasalara tabi olmadığına, bir kişinin hücre hapsinde oturabileceğine, fakat aynı zamanda yaşam alanının kilometreleri kapsayacağına dikkat edilmelidir. Boyutu bir kişinin dünya görüşünden etkilenir ve daha geniş olanı, bir kişinin sahip olabileceği yaşam alanı o kadar büyüktür.

Bu alanın boyutları sabit değil, biri büyüdükçe artıyor. Çoğu zaman, maksimum yaşamı yavaş yavaş yaşlanmaya, yaşamın ortasına kadar uzanır. Hayati bir alan ciddi hasta veya depresif bir insanda azalabilir, onun için ilginç bir şey yoktur, yeni bilgi ve tanıdıklar için bir özlem yoktur. Bazen bu süreç tersine çevrilebilir.

Ciddi hastalıklar yoksa ve yaşlılık hala çok uzaksa, yaşam alanınız kolayca genişleyebilir. Sadece kayıtsız kalmaktan vazgeçmelisiniz, dünyada pek çok ilginç şey var - bilim adamları keşifler yapıyor, yeni müzikler, filmler ve kitaplar, arkeologlar antik şehirleri kazıyorlar, bu liste süresiz olarak devam ettirilebilir. Hayatımız bir kitap ve sadece bize bağlı, harika hikayelerle dolu olacak ya da kırık soluk sayfalarında sadece gri ve çamur olacak.